Dolaşım Sistemi
Damaryolu konusunun anlaşılabilmesi için damaryolu ile ilgili dolaşım sistemi anatomi ve fizyolojinin çok iyi bilinmesi gerekir. Damaryolu girişimleri temel olarak dolaşım sistemi üzerine yapılan cerrahi müdahalelerdir. Bu müdahaleler ile damar sisteminde anatomik ve fizyolojik değişiklikler oluşur. Yapılan işlemler için önemli hususlardan birinin her kişide anatominin ve dolaşım sistemindeki değişkenlerin farklılık göstermesi ve bu farklılıkların operasyonlar öncesi değerlendirilmesi gerekliliğidir. Damaryolunun oluşturulmasındaki başarıyı ve uzun süreli kullanımı değiştiren bu faktörler operasyonları gerçekleştiren ve damaryolunu kullanan hekim-hemşireler tarafından göz önünde bulundurulmalıdır.
Dolaşım sisteminin görevi hücrelerin yaşaması için gerekli oksijen, glikoz, vb. maddeleri dokulara taşımak ve hücresel aktiviteler sonucu oluşan atık maddelerin dokulardan uzaklaştırılarak akciğer, böbrek ve deriye ulaşmasını sağlamaktır. Dolaşımda sistemi birbirinden bağımsız olarak çalışan sistemik dolaşım ve pulmoner dolaşım adı verilen 2 kapalı devre olarak incelenebilir:
Sistemik Dolaşım: Akciğerlerde temizlenen kanın, sol ventrikül ve aort yoluyla, tüm vücut dokularına ulaştırılması ve dokularda oluşan oksijence fakir kanın venöz sistem üzerinden sağ atriuma ulaşmasıdır.
Pulmoner Dolaşım: Sağ atriuma ulaşan deoksijenize kanın, pulmoner arterler ile akciğerlere ulaşması, akciğerlerde oksijenlenerek kalbin sol atriumuna ulaşmasıdır.
Dolaşım sisteminin bileşenleri Kalp, Arterler, Venler ve Lenfatik damarlardır.
Kalp
Kalp dolaşım sisteminin pompa vazifesi gören temel elemanıdır. Kalp dokusu kendine göre farklı yapı ve fonksiyonlar içeren katmanlardan oluşur:
1- Epikard: Kalbe sıkıca yapışık olan ince ve fibröz tabakadır. Perikard ile epikard arasında perikard sıvısı denilen kaydırıcı sıvı bulunur.
2-Miyokard: Kalbin kasılma işlevini sağlayan esas tabakasıdır. Kalbin ağırlığının büyük kısmını oluşturur.
3- Endokard: Kalbin kan ile temas eden tüm yüzeyini endotel ile kaplayan ince bir tabakadır. Bu tabaka, en az travma ile ve tromboz oluşmadan kanın akımını sağlayan özel bir dokuya sahiptir.
Kalp her sistolde oluşturduğu basınç farkı ile kanın dolaşımını sağlar. Kalpte atrium ve ventriküllerin senkronize bir şekilde çalışması kalbin iletim sistemi ile sağlanır. İletim sisteminin bileşenleri Sinoatriyal Düğüm, Atrioventriküler Düğüm, Atrioventriküler Demet ve Purkinje Lifleridir.
Bir kalp atımı ile oluşan süreç kardiyak siklusu oluşturur. Her bir kardiyak siklus yaklaşık 0.8 saniye sürer ve dakikada 60-100 kez tekrarlanır. Kardiyak siklus her atrium ve ventrikül için farklı olan sistol ve diyastol dönemlerinden oluşur. Kalp her atımda 60-80 ml kanın dokulara atılmasını sağlar. Kalpte bulunan kapakçıklar kanın geriye dönmesine engel olan valv sistemi vazifesi görür. Kalp debisi dakikada her bir ventrikülden geçen kan akımı miktarıdır. Kabaca Atım Hacmi x Atım Sayısı olarak tanımlanır. Normal bir erişkinde kalbin debisi yaklaşık 5000 ml/dak. dır. Kalp debisi vücudun ihtiyacına göre otonom ve endokrin sistem tarafından belirlenir. Ağır eksersiz durumunda kalp debisi 20000-25000 ml/dak. düzeyine kadar artabilir.
Arteryel Sistem
Arteryel sistem kalpten çıkan kanın dokulara iletilmesini sağlayan damar sistemidir. Arter duvarı içten dışa İntima, Media ve Adventisya denilen üç tabakadan oluşur. İntima tabakası damar içinde düzgün bir yüzey oluşturan endotelyumdan oluşur. Orta tabaka olan Media ise bağ dokusu ve düz kas dokusundan oluşur. En dıştaki Adventisya ise elastin ve kollajenden zengindir.
Tüm vücudumuzdaki kanın %20 si arteryel sistemdedir. Kanın arteryel sistemde dolaşmasını kalbin oluşturduğu basınç farkları sağlar. Bu basınç (tansiyon) arteryel sistemin her bölümünde farklıdır. Tansiyonu oluşturan faktörler; kan akımı miktarı ve bu akıma karşı oluşan dirençtir. Kan sistol ile kalpten 120 mm Hg basınç ile aorta fırlatılır. Aort kapakların kapanması ile diyastolde basınç 80 mm Hg’ya düşer. Tansiyon ölçümünde sistol ve diyastolde oluşan basınç değerleri belirlenir. Bir arterde sistol ile diyastol arasında oluşan basınç farkına arteryel nabız adı verilir. Nabız, arterlerin yüzeyelleştiği bölümlerde palpasyon ile değerlendirilebilir.
Arteryel sistem aort, büyük arterler, küçük arterler ve arteriyoller olarak devam eder.Aort ve büyük arterler geniş oldukları için kan akımına fazla direnç göstermezler. Bu damar yüksek basınca karşı koyabilmek için elastik doku ve bağ dokusundan zengindir. Küçük arterler ve arteriyollerin çevresinde sempatik sistem tarafından kasılan düz kaslar bulunur. Bu kasların kasılması veya gevşemesi ile dokulara gidecek kan miktarı ayarlanır.
Kan arteriyollerden sonra kapillerlere akar. Kapillerler doku içinde yaygın bir ağ oluşturur. Kapillerler dokulara oksijen ve besin maddelerinin geçişine imkan verecek şekilde çok ince duvarlı ve porlu bir yapıdadır.
Venöz Sistem
Venöz sistem kanın dokulardan kalbe ulaşmasını sağlayan sistemdir. Venöz sistem aynı zamanda kan için rezervuar görevi görür. Vücudumuzdaki kanın % 75’i venöz sistemdedir. Venöz sistemde kanın hareketi arteryel sistemden oldukça farklıdır. Venlerin duvarı arterlere göre daha incedir, oldukça esnektir ve daha az basınca maruz kalırlar. Venöz sistemde basınç 0-10 mm Hg basınç arasındadır. Bu kadar düşük basınç bile kanın sağ atriuma dönmesi için yeterli olur.
Venöz sistemde kan akımını sağlayan bir çok faktör etkilidir. Bunlar:
-
İskelet kaslarının pompa etkisi
-
Bacak venlerinin refleks olarak vazokonstruksiyonu
-
Geri akıma engel olan venöz kapakçıklar
-
Solunumla oluşan basınç farkıdır.
Lenfatik Sistem
Lenfatik sistem lenfatik damarlardan ve lenf düğümlerinden oluşur. Amacı bağışıklık sisteminde rol oynayan fagositler ve lenfositleri barındırmak ve kılcal damarlarda yaşanan kaybolan sıvıyı toplayıp kan dolaşımına geri kazandırmaktır.
Lenfatik sistemde doku dışına sızan sıvıdan oluşan lenf sıvısı dolaşır. Lenf sıvısının en büyük kaynağı karaciğer ve barsaklardır. Lenfatik damarlar hücreleri, proteinleri ve diğer artıkları toplayarak, süzülmek üzere lenf düğümlerine gönderirler. Lenfatik damarların çoğunluğu, duktus torasikus olarak birleşerek venöz sisteme katılırlar.